Polis, (s.) (Corneliu Porumboiu, 2009) filmiyle ilgili değerlerlendirmemizde dilin iktidarla olan ilişkisine, anlamın nasıl bir süreçte belirlendiğine değinmiştik. Söz konusu yazı çerçevesinde Türkçeden örneklere de yer vermek istiyordum. Ancak, gerek yazının uzunluğu gerekse zaman kısıtlığı nedeniyle mümkün olmadı.
Melisa Önel'in "Esmeray'ı anlamaya çalışan" belgeseli Ben ve Nuri Bala (2009) iyi bir vesile oldu. 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'En İyi İlk Belgesel' ödülünü alan film, LGBTT ve kadın hareketindeki rolünün yanı sıra tek kişilik sahne gösterisiyle tanınan Esmeray'ı konu alıyor. Filmle ilgili Aykut Atasay'ın Altyazı dergisinin Ocak 2010 (sayı 91) sayısındaki yazı/söyleşisini okumakta yarar var. Burada yalnızca filmin cinsiyetçi, dışlayıcı dile ilişkin sorgulamasına değineceğiz.
Filmde, Esmeray'ın konuk olduğu çeşitli televizyon programlarından bölümler yer alıyor. Bunlardan biri de 'Hülya Avşar Şov'. Programın başlamasından önce, altyazılı tanıtımlarda, "Hülya Avşar'ın bu akşamki konuğu stand-up şovuyla dikkat çeken travesti Esmeray" yazısı yer alıyor.Programı izlemek için arkadaşlarıyla birlikte ekranın karşısına geçen Esmeray, haklı olarak soruyor:
- Travesti niye yazıyorlar?
Bir arkadaşının sorusu üzerine meramını gayet net ifade ediyor:
- Ne yazsınlar?- Esmeray direkt yazsınlar. Transseksüel Bülent Ersoy yazıyorlar mı?
Esmeray programda seks işçiliğini ahlaki nedenlerle değil, travestilere tek seçenek olarak dayatıldığı için reddettiğini açıklıyor. Tam bu sırada görüntüye Türk Dil Kurumu'nun web sitesindeki sözlükte yer alan 'travesti' tanımı geliyor: "Kadın kılığına girip para karşılığı seks yapan erkek."
Bu tanım karşısında şaşkınlığa düşüp, siteye bir kez daha bakmak istedim. Ancak, kurum Güncel Türkçe Sözlük'teki (GTS) karşılığı değiştirmiş: "Kadın gibi giyinip süslenen eşcinsel."
Bunun üzerine bir de kurumun Büyük Türkçe Sözlüğüne baktım. Burada GTS'ye referans verilmesine karşın farklı bir tanım yer alıyordu.
Oldu olacak bir de akademik açıdan güvenilir Oxford İngilizce Sözlüğe bakayım dedim. Buradaki tanım beni daha da hayrete düşürdü: "Karşı cinsin giysilerini giyme konusunda anormal (abç) bir istek duyan kimse." Toplumları ve toplumsal ilişkiler anlamlandırmada ikili karşıtlıkların işlevini sorgulayan çağdaş kuramlara göre, 'öteki' normatif kategorinin simgesel karşıtı olarak değerlendirileni tanımlar. Örneğin, efendiye karşı köle, erkeğe karşı kadın, beyaza karşı siyah... Buna göre, ikili karşıtlığın baskın kutbu tanımlayandır (siyah beyaz olmayandır). Öteki (normatif olmayan) ise, bu karşıtlık sonucu eşitsiz bir konumdadır. Anlaşılan Oxford da, normal ve anormal olanı baskın saydığı heteroseksüelliğe göre tanımlıyordu.
Son bir tarama daha yapmak istedim. Manisa'nın Selendi ilçesinde yaşananlar ve 'Roman açılımından' sonra, bir de 'çingene' tanımına bakmakta yarar var diye düşündüm. Sanırım yoruma gerek yok:
1. Genellikle argo konuşan, falcılık yapan, yaban otları satan, kimi kez de çalgıcılık yapan, seyrek görülen bir tip.2. (Kar.): Kötü kılıklı, esmer kadın tipi.
Sık sık sokaktaki şiddetten, toplumsal gerilimden yakınıyoruz. Peki, dili tanımlayan bilim iktidarının şiddetine ne buyrulur?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder