3 Mayıs 2009 Pazar

Roxana Saberi'ye özgürlük

İranlı Kürt yönetmen Bahman Ghobadi (Behmen Kubadi) ile geçtiğimiz aylarda tanışmış ve Karşı Açı'da da yer alan bir söyleşi gerçekleştirmiştim. Gobadi ile Mayıs ayında Uluslararası İşçi Filmleri Festivali'nde buluşmak üzere sözleşmiştik. 4 Mayıs'ta Ankaralı izleyicilerle birlikte olacaktı. Arada öğrencilerle bir atölye çalışması gerçekleştirmeyi planlıyorduk. Bunları tasarlarken heyecanı gözlerinden okunuyordu. 
Ancak, Ghobadi sözleştiğimiz üzere Türkiye'ye gelemedi. Hayat arkadaşı ve İran asıllı ABD vatandaşı gazeteci Roxana Saberi İran'da tutuklanmıştı.  Casuslukla suçlanan Saberi geçtiğimiz günlerde sekiz yıl hapis cezasına çarptırıldı. Saberi'nin serbest bırakılması için dünya çapında eylemler sürüyor.
Yönetmen Ghobadi bu beklenmedik olaylar karşısındaki çaresizliğini kağıda dökmüş: 

"Roxana Saberi’ye, Amerikan pasaportlu İranlı’ya”

Şimdiye kadar sessiz kaldıysam, bu O’nun iyiliği içindi. Eğer bugün konuşuyorsam, bu yine O’nun iyiliği için.

O benim dostum, nişanlım, yoldaşım... Her zaman hayran olduğum, zeki ve yetenekli genç bir kadın..

31 Ocak günüydü. Doğum günüm olan gün. O sabah, beraber dışarıya çıkmayı planladığımızdan beni alacağını söylemek için aradı. Hiç gelmedi. Cebini aradım, ancak kapalıydı ve 2-3 gün boyunca O’na ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Evine gittim ve anahtarlarımız birbirimizde olduğu için evine girdim, fakat orda da yoktu. İki gün sonra telefon etti ve “beni affet canım; Zahedan’a gitmek zorunda kaldım,” dedi. Sinirlendim, neden bana hiçbir şey söylememişti ki? O’na inanmadığımı söyledim, ancak O yineledi: “Beni affet canım, gitmek zorundaydım”. Sonra, hat kesildi. Tekrar araması için bekledim. Aramadı.

Zahedan’a gitmek için yola çıktım. Her otelde O’nu aradım, ancak ismini duyan olmamıştı. 10 gün boyunca, babasından tutuklandığını öğreninceye kadar, binlerce kara düşünce gelip geçti aklımdan. Bunun bir şaka olduğunu varsaydım.

Bunun bir yanlış anlaşılma olduğunu ve birkaç gün içinde salıverileceğini düşündüm. Ancak günler geçti ve O’ndan tek bir haber bile almadım. Endişelenmeye başladım ve ne olduğunu idrak edinceye kadar yardım için mümkün olan her kapıyı çalmaya başladım.

Gözlerim yaşlı, O’nun masum ve suçsuz olduğunu söylüyorum. O’nu yıllardır tanıyan ve her bir dakikayı paylaşan ve bunu ilan eden benim. Her zaman okumakla ve araştırmakla meşguldü. Başka hiçbir şeyle değil… O’nu tanıdığım tüm bu yıllar boyunca, ne bana haber vermeden bir yere gitti ne de tavsiyemi sormadan bir şey yaptı. Arkadaşlarına, ailesine, çevresindekilere mantıksız bir davranışa ait bir ibare hiç göstermedi. Beni görmek dışında günlerce evinden çıkmayan biri; bir Japon hanımefendisi gibi parasını dikkatlice harcayan ve bazen hayatını kazanmak için zorluk çeken biri; burada, İran’da kitabını bastırmak için sponsor arayan biri; nasıl olur da şimdi casuslukla suçlanabilir?! Hepimiz biliyoruz ki -zira filmlerde gördük bunu- casuslar habis ve sinsidir, bilgi için etrafı sürekli dikizlerler ve gayet iyi para kazanırlar.

Ve şimdi kalbim acıyla dolu. Çünkü O’nu burada kalmaya teşvik eden bendim. Ve şimdi O’nun için hiçbir şey yapamıyorum. Roxana İran’ı terk etmek istiyordu. Bunu ben engelledim.

İlişkimizin başında, Birleşik Amerika’ya dönmek istiyordu. Oraya beraber gidelim istiyordu. Ancak ben yeni filmim bitinceye kadar kalması konusunda ısrar ettim. Hakikaten İran’ı terk etmek istiyordu. Ve bunu ben engelledim. Ve şimdi, bu olaylara konu olmasına sebep olduğum için harap haldeyim. Bu geçen yıllarda, ciddi depresyondaydım. Neden mi? Çünkü filmim yasaklandı ve kara borsada dağıtıldı. Bir sonraki filmime izin verilmedi ve evde kalmaya zorlandım. Eğer bugüne kadar bunlara dayanabildiysem, bu, O’nun varlığı ve bana ettiği yardımlar sayesindedir.

Son filmim için izin alamadığımdan, asabi ve huysuzdum. Ve O beni sakinleştirmek için her zaman oradaydı.

Roxana İran’ı terk etmek istiyordu. Ben O’nu bundan alıkoydum. Ben bunalımdayken, bana göz kulak olan O’ydu. Sonra ben O’nu kalmaya ikna ettim, kafasında çoktan başlamış olduğu kitabı yazmasını istedim. O’na eşlik ettim ve dostlarıma ve bağlantılarıma şükürler olsun ki, her bir kapıyı tek tek çaldım ve film yapımcılarıyla, sanatçılarla, sosyologlarla, siyasetçilerle ve diğerleriyle buluşmalar ayarlayabildim. Aslında O’nunla gitmeliydim.

Burada kalabileceği ve buna bütünüyle dayanabileceği ölçüde, filmim bitinceye ve beraberce buradan gidinceye kadar; yazdığı kitap O’nu içine çekmişti.

Roxana’nın kitabı İran’a bir övgüydü. Kitabının müsveddeleri duruyor ve elbette bir gün yayınlanacak ve bizler de bunu göreceğiz. Fakat neden kimse bir şey söylemedi? O’nunla konuşan, çalışan, oturup sohbet eden ve ne kadar suçsuz olduğunu bilen onca kişi…

Bu mektubu O’nun için endişelendiğimden yazıyorum. Sağlığından endişeliyim. Sürekli ağladığını ve bunalmış olduğunu duydum. Roxana çok hassas biridir. Yemeğine dokunmayı reddedecek kadar…

Mektubum devlet adamlarına, politikacılara ve yardım etmek için herhangi bir şey yapabilecek herkese seslenen çaresiz bir haykırış... Okyanusun ta diğer ucundan, Amerikalılar O’nun hapsini protesto ettiler, çünkü O bir Amerikan vatandaşı. Fakat ben “hayır” diyorum, O bir İranlı, ve O, İran’ı seviyor. Size yalvarıyorum, gitmesine izin verin! O’nu politik oyunlarınızın ortasına atmamanızı rica ediyorum! Roxana siyasi oyunlarınızda yer almak için çok zayıf ve saf. Davasında benim de bulunmama, babası ve nazik annesiyle beraber yanı başında oturmama, suçsuz ve ayıpsız olduğuna tanıklık etmeme izin verin.

Yine de, serbest bırakılacağı konusunda iyimserim ve yargının, davanın bir sonraki aşamasında iptal edileceğini kesinkes umut ediyorum.

Benim Japon gözlü, Amerikan vatandaşı, İranlı sevgilim hapiste. Utanç duyuyorum! Utanç duymalıyız!

Bahman Ghobadi
21 Nisan, 2009.

Çeviren: Özlem Sarıyıldız

Ayrıca metnin orjinaline pullquote'dan ulaşabilirsiniz. Dileriz, Saberi özgürlüğüne, Ghobadi de sevdiğine bir önce kavuşuruz.

Hiç yorum yok: