7 Nisan 2010 Çarşamba

yol

14.
Düz bir yolda yürüyor olsan, tüm ilerleme isteğine rağmen hâlâ gerisin geriye gitsen, o zaman bu ümitsiz bir durum olur; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik, bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, zeminin özelliğinden ileri gelebilir, umutsuzluğa kapılmamalısın.

15.
Sonbaharda bir yol gibi: Tertemiz süpürülür süpürülmez yeniden kurumuş yapraklarla örtülür.

38.
Sonsuzluk yolunda nasıl böylesine kolayca ilerlediğine hayret eden birisi vardı; gerçekte hızla bayır aşağı yuvarlanıyordu.

39a.
Sonsuzdur yol, ne kısaltılacak ne de eklenecek bir şey vardır, ama yine de herkes kendi çocuksu arşınını tutar yolun üstüne. "Gerçekten de bu bir arşınlık yolu gitmen gerek, bu sana hatırlatılacak."

Franz Kafka, Aforizmalar, çev. Osman Çakmakçı, İş Bankası Kültür Yayınları, 2010.

Desen: Franz Kafka

5 Nisan 2010 Pazartesi

"öfke ve isyan" ya da müdahil sinema

Fransız yönetmen Joachim Gatti, Temmuz 2009 Montreuil'de katıldığı barışçı bir gösteride, polisin silahından çıkan plastik mermiyle yaralandı ve bir gözünü kaybetti. Fransa'da polisin bu ve benzeri olaylarda ölçüsüz şiddet kullanımı, tepkilere neden oluyor.

Sinema tarihçisi Nicole Brenez ile kurgucu Nathalie Hubert, geçtiğimiz aylarda sanatçılara bir mektup göndererek, tepkilerini kamera aracılığıyla dile getirmeleri çağrısında bulundular.

Konuya dikkat çekme amacı taşıyan proje kapsamında, bugüne kadar 50’ye yakın kısa film çekildi. “Öfke ve İsyan” başğını taşıyan projeye katılan yönetmen ve sanatçılar arasında Philippe Garel, Jean-Marie Straub ve Lech Kowalski gibi isimler de bulunuyor.

Filmler halen www.medipart.fr adresinde online olarak izlenebiliyor. Ayrıca, farklı yönetmenlerin çektikleri bölümler, 190 dakikalık bir bütün oluşturdu. Bu kollektif filmse, şu aralar Fransa’daki ve yurtdışındaki festivalleri dolaşıyor.


"Öfke ve İsyan”da Jean-Marie Straub'un çektiği bölüm "Joachim Gatti İçin" başlığını taşıyor.
Revue Leucothéa dergisi filmin online versiyonuna evsahipliği yapıyor (Filme biraz karışık yoldan ulaşılıyor: Derginin kapak sayfasına tıklayınca karşınıza "içindekiler" çıkacak. Burada en altta yer alan "Jean-Marie Straub' isminin üzerine tıklayın. Bu kez karşınıza çıkan sayfanın altına inip sayfa çevirme imleciyle bir sonraki sayfaya geçin. Film otomatik olarak başlayacaktır.)
Film, Gatti'nin kaza öncesinde kulağında telefonla göründüğü fotoğrafıyla arka plandaki doğa görüntüsünden oluşuyor. Fonda Straub'un sesi duyuluyor:
Jean-Jacques Rousseau şöyle yazmış:
Filozofun sakin uykusunu tedirgin eden, onu yatağından çekip çıkaran, yalnızca toplumun tümünü etkileyen tehlikelerdir. Bir meslektaşını, onun penceresinin hemen altında, kimseye çaktırmadan, boğazlayabilirler; Tek yapması gereken, kulaklarını elleriyle tıkamak ve onu içten içe kemiren, öldürülen kişiyle özdeşlik kurmasına neden olan doğal itkiye engel olmak için kendi kendisiyle biraz tartışmaktan ibarettir. Vahşi insanda bu hayran olunmaya değer yetenek hiç yoktur; bilgelik ve düşünce yoksunluğu nedeniyle her zaman ilk duyduğu insanlık duygusuna düşüncesizce teslim olduğu görülür. Kargaşalıklarda ve sokak kavgalarında ayak takımı toplanır, tedbirli adam ise uzaklaşır; kavga edenleri birbirinden ayıran, namuslu insanların birbirini boğazlamasını önleyen, ayak takımıdır, pazarcı kadınlardır.
Ve ben Straub, sizlere diyorumki:
(onları) öldüren polistir, Sermayenin silahını kuşanmış olan polis...

Straub'un okuduğu metin, Jean-Jacques Rousseau'nun İnsanlar Arasındaki Eşitsizliğin Kaynağı ve Temelleri Üzerine Konuşma'sının 1. Bölümünden alınmış. Burada kullanılan alıntıda Rasih Nuri İleri çevirisinden (Say Yayınları, 1982, s. 141) yararlandım. Ancak, metnin daha anlaşılır kılmak için bazı düzeltmeler yaptım.

Joachim Gatti, fotoğrafının internette dolaşıma sokulmaması ricasında bulunmuş. Çağrıda bulunanlar yönetmenin bu arzusuna saygı duydukları için, filme Mediapart sayfalarında yer vermemişler. Nicole Brenez, filme ilişkin sunuş yazısında şunları söylüyor:
"Tarih henüz yazılmadı, sosyalizm henüz varolmadı, kapitalist terör hükmünü sürdürüyor, zorunluluklar kendini giderek daha fazla dayatıyor."

Bu girişim, bir yönüyle, 1960’larda ve 1970'lerde örneklerine sıkça ratladığımız ‘müdahil’ (interventionist) sinemayı anımsatıyor... Oysa, sinemanın toplumsal gelişmelerden bağımsız olamayacağı ve güçlü bir tepki aracına dönüşebileceği gerçeği gün geçtikçe unutuluyor sanki. İşçi Filmleri Festivali'nde gösterilen Tekel işçilerinin direnişine dair belgeleme çalışmaları ile Hırant Dink anısına düzenlenen Vicdan filmleri yarışması gibi girişimleri bir yana bırakacak olursak, Türkiye'de müdahil sinema örneklerine pek rastlanmıyor. Kastettiğimiz militanca ya da ‘ajitatif’ bir sinemadan – buna hiçbir itirazımız yok elbette – çok, güncel gelişmelere duyarlı bir yaklaşım.

Geçmişte yalnızca düşünce özgürlüğüne ilişkin davalarda bir yıldırma taktiği olarak kullanılan müdahilliği sinemada yeniden tanımlamanın tam zamanı belki de. Ya da en azından, ölüm ve yaralanmalara sebebiyet konusundaki sicili oldukça kabarık bir kolluk gücüne sahip bir hükümetle ilişkilerde biraz daha özen...

1 Nisan 2010 Perşembe

"la vida no vale nada"

"hayat hiçbir şeye değmez"
Limits of Control (Jim Jarmusch, 2009)
Çerçevedekiler: Isaach De Bankolé, Hiam Abbass, Gael Garcia Bernal