6 Şubat 2010 Cumartesi

kıraat

- Yıldırım Türker Radikal'de Vavien'i (Yağmur Taylan ve Durul Taylan, 2009) değerlendiriyordu: “Aileye, şerefe, erkekliğin zorbalık hakkına, kötülüğün bayalığına, kadınlığın gönüllü kurbanlığına dair lafı hiç dolandırmadan zifiri bir karanlığa işaret ediyor”
- Sırrı Süreyya Önder, Documentarist'te “Sinema yolculuğumda, O olsaydı meseleye neresinden bakardı diye düşünmeden başladığım hiç bir iş yoktur", dediği Yılmaz Güney'i anlatıyor.
- Fırat Yücel'den Reha Erdem üzerine:
Reha Erdem, filmlerini, karakterlerin durumları ve hikâyenin gereklerinden bağımsız olarak başlı başına bir hayal kurma alanına dönüştürür. Bu filmler, dünyayı alışkın olmadığımız bir biçimde gösterebilmek için karakterin aklını yitirmesine muhtaç değildir. Yani kendi dünyalarını özgürce şekillendirmek için, her zaman hikâye dünyasındaki bir dayanağa ihtiyaç duymazlar. Bu filmler, karakterlerden bağımsız olarak da hayal kurabilir ve kurdurtabilirler. Sizi, hayatınızı ve gerçekliği tümüyle tanıdığınızı varsaydığınız bir noktada yakalar ve dünyaya, onu sanki hiç tanımıyormuşsunuz, onunla tanışıklık sürecinizi tamamlamamışsınız gibi yeniden bakmaya çağırırlar. (s.11)
(Fırat Yücel (ed.) Reha Erdem Sineması: Aşk ve İsyan. Çitlembik Yayınları ve Ankara Sinema Derneği, 2009)

Hiç yorum yok: