9 Mayıs 2007 Çarşamba

Yaşamın Kıyısında


Fatih Akın'ın son filmi Cannes Film Festivali'ndeki gösteriminin ardından Ekim ayında Türkiye'de olacak. Akın'ın merakla beklenen filmi Yaşamın Kıyısında zorlu bir süreçten geçmiş. Senaryosuna çok güvenen yönetmen, yaptığı ilk kurguyu hiç beğenmemiş. Dostlarının da olumsuz görüş bildirmesi üzerine, filmi baştan aşağıya yeniden kurgulamış. Fatih Akın, Alin Taşçıyan'la Milliyet Sanat'ta (sayı 578/12301, Mayıs 2007, s. 22-24) yaptığı söyleşide, filmin geçirdiği evreleri samimi bir dille anlatmış:


“Bir havayla, kendini beğenmişlikle çektim bu filmi. Çevreye değil, kendime karşı... Ben artık çözdüm bu işi, ben artık biliyorum sinemayı, nasıl çekeceğimi biliyorum diye çıktım yola (...) Maalesef senaryo ne kadar kuvvetli olursa olsun, film değil. Bunu çok acı bir şekilde kurguda öğrendim. Filmi bağladık hesapladığımız gibi, yazdığımız gibi... Baktım hiç olmamış. (...) Şunu öğrendim ki, hiçbir şey bilmiyorum sinema hakkında, hiçbir şey! Ondan önce şımartılmıştım (...) Sinema hem sanat hem bilim. Bir şey bilmediğimi anladıktan sonra anladım ki önemli olan denemek, neyi anlattığını bilmek ve öğrenmek, öğrenmek, öğrenmek...”


Akın, kurgucu-yönetmen ilişkisini de şu sözlerle vurguluyor:


“Hikayenin mimarı kurgucudur. Film o kadar tecrübe ve teknik isteyen bir şey ki, bana mesafe lazım. Kendi kurgumu yaparsam ağaçtan dolayı ormanı göremem. Mesafeli bamak, fikir alışverişi faydalı oluyor.”


Fatih Akın'ın, Zeki Demirkubuz'un Kader'ine ilişkin söyledikleri de oldukça çarpıcı:


“En güzel aşk filmi Duvara Karşı değil, Zeki Demirkubuz’un Kader’i. Her kadrajı süper (...) Beş, on, yirmi sene sonra bu filmi Scorsese ya da başkası keşfedecek. DVD’nin arkasına yazı yazıp satacak.”

Hiç yorum yok: