Bu kez sözü Nobel ödüllü Polonyalı şair Wislawa Szymborska’ya bırakıyoruz. Şiirin başlığı “Slapstick” (Fantastik bir dünyada geçen, itişip kakışmaya, düşüp kalkmaya, havada uçuşan pastalara, otomobil altında kalmaya, ıslanmaya, kaçıp kovalamacaya, kısacası fiziksel eylemlere dayanan ve sertlik, hatta şiddet içeren bir komedi türü. “Slapstick” adını, komedyenlerin birbirlerine vurdukları ve güçlü bir ses çıkaran değnekten alır. Ortaoyununda kullanılan maşayı anımsatan bu değneğin üzerine keçi işkembesi gerilmiştir. Kaynak: Nilgün Abisel, Sessiz Sinema):
Eğer varsa gerçekten,
meleklerin
boşa çıkan umutlarla dolu romanlarımızı
okuduklarından kuşkuluyum.
Dünyaya olan hıncımızı boşalttığımız
şiirlerin kapağını dahi açtıklarını
sanmam.
Sanırım, oyunlardaki
yapay konuşmalar ve yakınmalar da
canlarını sıkıyordur.
Bunların yerine,
meleklikten kalan boş zamanlarında,
sessiz sinema dönemine ait
komediler seyrediyorlardır.
Feryat figan ağıt yakanlar,
giyisilerini parçalayanlar
ve dişlerini gıcırdatanlar yerine,
boğulmakta olan adamı peruğundan tutup çekmeye çalışan
zavallı serseriyi
ya da zarafetle
ayakkabı bağcıklarını yutan aç adamı tercih ederler.
Façası düzgün ve ciddi görünümlüdür;
pantalonunda ise ürkmüş bir fare dolaşır.
İşte eğlence diye buna denir.
Çılgın kovalamacanın sonunda,
birileri de kovalayanın peşine düşer.
Bir bakarsınız, tünelin sonundaki ışık
kaplanın gözlerine dönüşüvermiş.
Binbir cehennemde
binbir perende atmaya benzer
binbir felaket.
Eğer varsa gerçekten melekler,
umarım
tehlikeden yakasını kurtarmaya çalışan bu şenliği,
inandırıcı buluyorlardır,
“Kurtar beni, kurtar beni” diye bağırmazlar bile,
zira her şey sessizdir.
Onları kanat çırparken,
en azından,
gülmekten gözlerinden yaş gelirken
hayal ediyorum.
Son ve Başlangıç (1993) adlı kitaptan. Çeviri: A.G.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder