29 Kasım 2008 Cumartesi

Obama'nın sevdiği filmler

ABD’nin yeni başkanıyla ilgili olarak aslında öğrenmediğimiz pek bir şey kalmadı. Geçtiğimiz günlerde, basında yer alan “Obama Hakkında Bilmediğiniz 50 Gerçek” (Hürriyet’te nedense “30 gerçek” başlığıyla sunulmuştu) başkanın sevdiği filmlere de yer veriyordu. Oysa, bu bilgilerin çoğu Barack Obama’nın Facebook sayfasında aylardır yer alıyordu (sakın yabana atmayın, 3 milyonun üzerinde üyeye sahip bu sayfanın, resmi web sitesiyle birlikte kampanyada önemli rol oynadığı bildiriliyor).

Obama, Facebook’ta sevdiği filmleri şöyle sıralamış: Arabistanlı Lawrence (1962), Guguk Kuşu (1975), Kazablanka (1942), Baba I (1972) ve Baba II (1974). Bu listeye bakarak, başkanın iyi bir film izleyicisi olduğunu ve beğenilerinin genelgeçerin ötesinde olduğunu söyleyebilmek zor. Listede yalnızca Hollywood yapımı filmlere vermesi de, ABD’nin yabancı filmlere en kapalı piyasa oluşunun bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Öte yandan, listedeki dört yönetmenden üçünün ABD dışındaki ülkelerden Hollywood’a geldiğini belirterek bir ölçüde teselli bulabiliriz: David Lean (Büyük Britanya), Milos Forman (Çekoslavakya) ve Michael Curtiz (Avusturya-Macaristan, daha sonra Almanya).  

Sinema dergisi Total Film, bu listeden yola çıkarak, Obama’nın izleyeceği politikayla ilgili bir fal tutmuş. Dergiye göre, bu filmlerin yeni başkanı bekleyen zorluklarla ilgili anlamı şu:

Arabistanlı Lawrence

Obama’nın ‘Evet başarabiliriz!’ (Yes we can!) sloganın sinemasal karşılığı. Lawrence, katıksız iradesi ve umudu sayesinde hedeflerine ulaşıyor, hasımları birleştiriyor ve kaybedilmiş toprakları geri kazanıyor. Eğer Obama Lawrence’tan doğru ders alırsa, Ortadoğu’ya (en azından bir parça da olsa) barış getirebilir. Daha sonra, zor olan görevi Senato’yu uzlaştırmayı başarabilir.

(Bizim notumuz: Bu öngörülerin Türkiye açısından sonuçları umarız filmde çizilene benzemez)

Guguk Kuşu

Obama bildiğimiz siyasetçilere benzemiyor; gözükara ve iyimserlik dolu. Kontrolden çıkmış hükümeti yeniden akıl sağlığına kavuşturmayı hedefliyor. Koşulların insanın elini kolunu bağladığı durumlarda, umudun ne derece önemli olduğunun farkında. Şimdiden bazı tavırların değişmesini sağladı. Mazallah eğer Temsilciler Meclisi ona elektroşok vermeye kalkmazsa, sonu iyi görünüyor. 

Kazablanka

Obama mutsuz sonlardan çekinmiyor. İşleri yoluna koymak için risk almaya hazır ve bu yolda ilerlemek için gerekirse aşkından bile fedakarlık edebilir. Michelle, bziden söylemesi: yakında bazı romantik buluşmalarınızı iptal etmek zorunda kalabilirsiniz.

Baba I ve II

Obama’nın hızlı yükselişi bir tesadüf değil. Zira en iyi hocalardan ders almış: Corleoneler. Yine de, allahtan öyküyü birebir uygulamaya kalkmamış. Yoksa John McCain, bir sabah uyandığında yatağında Sarah Palin’in kesik başını bulabilirdi. Tıpkı Kennedy gibi, Obama da mafyaya hayranlık duyuyor. Dileriz bu öykünün sonu mutlu biter.

Meraklısına not: Obama, Facebook’ta en sevdiği kitapları ise şöyle sıralamış: Songs of Solomon (Toni Morrison), Moby Dick, Shakespeare’in Trajedileri, Parting the Waters (Taylor Branch), Gilead (Marilynne Robinson), İncil, Lincoln’un Toplu Yazıları.

(Taraf gazetesinde 28.11.2008'de yayınlanmıştır)

Hiç yorum yok: